Kerpe, Kefken, Pembe kayalar

GEZELİM GÖRELİM KERPE, KEFKEN, PEMBE KAYALAR

 

Baharın sıcaklığını hissetmeye başladığımız şu günlerde, biraz da yaza hazırlık olması için Karadeniz kıyısının incilerinden kerpe, kefken ve pembe kayalara gittim. Daha önceleri her gitme programında bir aksilik yaşayıp geziyi iptal ettiğimden,  bu kez çok kararlıydım. Hatta sabah uyanıp dışarı baktığım zaman İstanbul”da şimdiye kadar gördüğüm en büyük gökkuşağı ve yağmur bulutları gidişimi engellemedi. Hatta bir anda kafamda oluşan fotoğraflarda Karadeniz sahilindeki bu dev kayalar ve gökyüzündeki bulutlar ile uzun pozlamalar yapmak hayli heyecanlandırdı beni.

 

Bu hayaller ile kahvemi içip malzemelerimi kontrol ederken aklımda olan tek soru, “şort mu giyinsem yoksa pantolon mu?” idi. Biraz düşündükten sonra aracımda yedek bolca giyim eşyası olduğu fakat kıştan çıktığımız için bunların hepsinin üşüdüğümde giyilmek üzere olduğunu bildiğimden sadece şort ve tişört ile yola koyulmaya karar verdim. Şile ve Ağva’dan da bildiğim üzere yol üzerinde güzel bir köy kahvaltısı yapmak üzere aç karna yola koyuldum.

 

TEM otoyolundan devam ederek İzmit-Kandıra gişelerinden otobandan ayrıldım. Kandıra tabelalarını takip ederek güzel bir kahvaltı yapacak yer aradım. 30 km. lik yol üzerinde kahvaltı yapabileceğim bir yer bulamamak gerçekten üzdü beni. Ama bölgeden arsa, tarla ya da ev alacak olanlar bir hayli şanslı. Çünkü yol kenarları şimdiye kadar hiç görmediğim kadar emlakçı ile dolu.

 

Halen köy kahvaltısı yapabileceğimiz bir yer bulmaya çalışırken önümüze çıkan ve Kerpe’yi gösteren yol tabelası ile en azından karnımızı doyuracağımızı düşündüm. Sahil tarafına gitmek için takip ettiğimiz yol tadilat dolayısı ile çok kötü durumda idi. Birçok yazlık ev ve sitenin yanından sahile doğru ilerlerken biz yine karnımızı doyuracak bir yer bulamadık. Sahile vardıktan sonrada yemek işini bir müddet erteledik.

 

Kerpe sahili Şiledekine benzer ama Şileye göre oldukça küçüktü. Sahil henüz sezon açılmadığı için bakımsız. Fakat deniz inanılmaz derecede berrak. Önce birkaç fotoğraf almak için sol taraftaki kayalıklara doğru yürüdük. İlk bulduğumuz yeri beğenmeyip biraz daha ileri gitmeyi denedik. Kayalar arasında bir yukarı bir aşağı, bir sağa bir sola devam ederek bir türlü istediğimiz kadrajı oluşturamıyorduk. Fakat en son çıkmaya çalıştığımız kaya biraz riskli olunca ve başımıza ters bir şey gelirse bize yardım edebilecek en yakın kişinin en az 2-3 km. uzakta olduğunu fark edince geri dönüp elimizdeki ile yetinmeyi düşündük. Birkaç fotoğraf aldıktan sonra tekrar aracımıza dönüp biran evvel kefken’e geçmeye karar verdik.

 

Kefken, Kerpeye 2 km uzaklıkta. Az evvel bulunduğumuz sahilin diğer tarafı Kefkenmiş. Kerpeye göre bir hayli kalabalık nüfusa sahip. Kış aylarında 1500 olan nüfus, yaz aylarında 20bini buluyormuş. Fakat yine yaza hazırlık olarak Kefken merkezinde de büyük bir tadilat söz konusuydu. Saat artık öğlene geldiğinden ve karnımız iyice acıktığından dolayı en azından öğle yemeği olarak bir şeyler yememiz gerekiyordu. Ve muhtemelen bizim şansızıma merkezde sadece tek bir yer açıktı. Hemen yanı başımızda vinçler yolları kazıyor ve biz o toz toprak içerisinde pide yemeğe çalışıyorduk.

Yemek faslımız bittikten sonra biraz yürüyüş yapıp etrafı gözlemlemeye çıktık. Merkezin sağ tarafına doğru yol alınca balıkçılar ve tekne imalatçıları ile karşılaşmak mümkün. Özellikle balıkçılar ile biraz sohbet edip birkaç fotoğraf daha aldıktan sonra pembe kayalara doğru yola koyulduk.

 

Pembe kayalar da kefken’e oldukça yakın. Cebeci’ye doğru giderken dar bir orman yoluna girerek ulaşabiliyorsunuz. Gerçekten hoş bir yer. Karadeniz’in büyük dalgalarının bu kayalara verdiği muhteşem desenleri izlemek büyük keyif. Ve mutlaka sabah İstanbul da gördüğüm bulutların buraya gelmesi beni fotoğrafik olarak olumlu yönde etkileyebilirdi. Fakat bir tane bile bulut olmaması, ve benim yaz yanığı gibi yanmış olmam benim şansızlığımdır. Artık 4. aydan sonra aracıma güneş koruması koymam gerektiğini de öğrenmiş oldum.

Ve ben yine bir gezi boyunca “Acaba ne kadar yol geldim” diye düşünürken, pembe kayalardan hemen sonra İstanbul’a 155 km yol kaldığı yazılı tabelayı gördüm. Sezon olmadığı için benim için ne kadar olumlu bir gezi olmasa da , özellikle yazlıkçılar için gayet güzel yerler. Eğer ki günü birlik olarak gidilecekse mutlaka karın doyurulması açısından yedekli olmanızı tavsiye ederim.

Tabi ki oradan şort ile ayrılıp, İstanbul yolunda trafiğe girince üstüne birde yıldırımlar tepemize çakınca ki yıldırımları gerçekten ayrı bir severim yazlık bölgelerde yaşamak gerçekten insanı rahatlatıyor. Keşke orada kalsaydım dedirtiyor. Fakat gerçekten orada kalsamıydım,bilemiyorum ….