Ay

Bu ay ki yazımda bize biraz uzak ama çok yakınımızdaymış gibi hemen hemen her akşam keyifle baktığımız Ay’dan bahsedeceğim. Kimi dolunay’ı, kimisi de yeniay’ı daha çok sever. Aslında hilal’i gökyüzünde daha az görürüz  Çünkü ilk dördün zamanı Güneş’in hemen ardından batar. Son dördün de ise Güneş doğmadan az evvel doğduğu için hava aydınlanınca yine ışıktan dolayı görünmez olur. Dolunay’ı ise günbatımından gün doğumuna tüm gece gökyüzünde görebiliriz.

 

Evet dediğim gibi Ay bize biraz uzak. Ortalama uzaklığı 384.400 kilometre. Tüm Dünya’nın çevresi 40.075 kilometre olduğuna göre neredeyse 10 Dünya turuna bedel bir uzaklıkta. Tabi ki bu ortalaması. Bazen yaklaşıyor. En yakın olduğu zaman 356.500 kilometre, en uzak olduğu zaman ise 406.700 kilometre mesafede oluyor.

 

Özellikle dolunay zamanı baktığımız zaman sanki Güneş ile aynı büyüklüktelermiş gibi görürüz. Ama Ay aslında o kadar büyük değil. Hatta Güneş ile kıyaslayınca çok küçük. Dünyamızın sadece dörtte biri kadar büyüklükte. Neredeyse Ay kadar gördüğümüz Güneşin içine ise tam 1milyon 300bin Dünya sığabiliyor.

 

Ay, Dünya’nın yörüngesinde eş zamanlı olarak döndüğü için biz Ay’ın hep aynı yüzünü görüyoruz. Dünya’dan Ay’ın arka yüzünü görmemiz imkansız.  Ayrıca Ay çok sıcak ve çok soğuk. Etrafında hava olmayışından dolayı ısı değerleri aşırı uçta olabiliyor. Ay günü boyunca yüzey sıcaklığı ortalama 107 derece, Ay gecesi boyunca da ortalama -153 derece civarındaymış.

 

Ay’ın Dünya etrafındaki bir turu 27 gün sürüyor. Ama yeniay’ın çıkması için 2.5 gün daha gerektiği için Kavuşum süresi 29 gün 12 saat ve 44 dakika oluyor. Bu yüzden senede 12 defa dolunay olurken 3 senede bir bu sayı 13 oluyor. Bir ay içerisinde iki kez dolunay olduğu zaman buna “Mavi Ay” deniyor. Genelde bu haber çıktığı zaman insanlar Ay’ın mavi olacağını düşünüp, normal gördükleri zaman hayal kırıklığına uğruyorlar. Aynı şekilde “Süper Dolunay” da, dolunay’ın o yıl içerisinde Dünya’mıza en yakın olduğu dönemdeki ismidir. Diğer Dolunay zamanlarına göre  %12 ila %14 daha büyük görünür.

 

Bir başka bildiğimiz yanlış bilgi ise Ay doğarken ya da batarken çok daha büyük göründüğüdür. Ay aslında doğarken de, en tepedeyken de, batarken de hep aynı boydadır. Fakat ufka yakınken kıyaslama yapabileceğimiz ağaç, bina gibi nesneler olduğu için yanılgı ile daha büyük olduğunu düşünürüz. Ama tam tepedeyken kıyaslayabileceğimiz bir nesne olmadığı için büyüklüğü konusunda tekrar yanılgıya düşeriz.  

 

Binlerce yıldır Ay hakkında mitolojik isimler, olaylar konuşulmuştur. 20 Temmuz 1969’da Neil Armstrong Ay’a ayak basan ilk insan olmuştur. 11 Aralık 1972’de ise Eugene A. Cernan ve Harrison Schmitt Ay’da yürüyen son kişiler oldu. O 3 sene içerisinde Ay’da toplam 12 kişi yürüdü. Ve şu anda Ay’da yürüyen hiç kimse hayatta değil. Yolculukların bir anda kesilmesi farklı inanışlar doğurdu. “Aslında Ay’a hiç gidilmediği”, “Ay’da uzaylılara rastlandığı için yolculukların sona erdirildiği” gibi dedikodulara inanan büyük bir kitle var. Ve anlaşılan o ki, biz de gerçekleri kısa bir zaman içerisinde öğrenemeyeceğiz. Sanırım şu anda ki tek umudumuz Elon Musk olmalı.

Fırsat buldukça Ay fotoğrafları çekiyorum. Ben her halini çok seviyorum. Özellikle doğarken ya da batarken izlemek bana huzur veriyor. Ama eminim ki Ay’dan Dünya’yı izleme şansımız olsa o kesinlikle çok daha güzel olacaktır.