Bitez

Bir önceki yazımda Halil Efe ve Güssüm’ün hikayeleri ile birlikte Çökertme Türküsüne konu olan Aspat’ı yazmıştım. Bu ay ki yazımda da Türkü’de yine adı geçen Bitez’den bahsedeceğim. Türkü’de geçen “Burası da Aspat Değil  Halil’im, Aman Bitez Yalısı, Yüreğime Acı Saldı, Dostlar Kurşun Yarası”  nakaratı ile Halil Efe’nin Bitez’de teknede vurulduğunu öğreniyoruz. Sahilden çektiğim bir fotoğraf ile Bitez ve Aspat tepesinin ne kadar yakın olduğu anlaşılıyor.

 

Bitez, Bodrum’a 8 km uzaklıkta küçük bir mahalle. Bodrum’a bağlı bir çok köy gibi, 2012 yılında Muğla’nın Büyükşehir olmasıyla birlikte mahalle statüsüne geçmiş. Biz gezimize Bitez kavşağından yürüyerek başladık. Sahile doğru giderken karşımıza çıkan kavşakta oldukça yaşlı bir ağaç var. Kavşağa  1991 yılında terör saldırısında şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Türkseven’in ismi verilmiş.

 

Deniz kenarına indiğimiz zaman Bitez de Yahşi gibi kış aylarında oldukça sakin. Birçok mekan kapalı, açık olanlarda tadilat halinde yaza hazırlık yapıyorlar. Bitez’in simgelerinden olan ve neredeyse denize sıfır olan 350 Yıllık Bitez Yalı Camiisi gerçekten görülmeye değer.

 

Sahilin bir ucundan diğer ucuna kadar 2 3 kez dolaştık. Öğlene doğru Bodrum Belediyesine ait  Bitez Cafe’de karnımızı doyurduktan sonra  havanın biraz kapatması ile tam karşımızdaki Kos adasından üzerimize doğru gelen bulutları izlemek için bizden başka kimsenin olmadığı sahilde biralarımızı alarak denize 1 metre mesafede bulanan banklara oturduk.

 

Sahilden gün batımını izlemek mümkün değil. Güneş sağ tarafa ve tepenin arkasına doğru gittiği için biz de o tarafa doğru giderek yumuşak ışık ile birlikte doğal yoğunluk filtrelerimiz ile çekimler yapmaya karar verdik. Bir ara manzaranın üst tarafında gökkuşağı belirse de, pozlamamız bitip yenisini başlatana kadar kayboldu.

 

Halil Efe ve Güssüm’ü bu kadar anlattıktan sonra heykellerinin fotoğrafını paylaşmadan olmazdı. Bu fotoğrafı görüntülemek için Yalıkavak’a gittim. 2007 yılında heykeltıraş Cüneyt Çağlıcan tarafında belediye desteği ile yapılan Halil Efe ve Güssüm heykelinin altındaki açıklama şu cümle ile bitiyor.

 

“Buraya dikilen bu heykel , kişilerin hayat hikayelerini dile getirmek için değil, bir büyük aşka şahitlik yapma amacını taşımaktadır. Geçmiş zamanın bir büyük aşkına….”